18 Aralık 2013 Çarşamba

ANADOLU UYGARLIKLARI

ANADOLU UYGARLIKLARI
Asya kıtasının güney batı ucunda yer alan ANADOLU tarih boyunca pek çok kavmin ilgisini çekmiş ve istilasına uğramıştır. Bu coğrafyaya  “güneşin doğduğu yer” anlamına gelen ANADOLU” (Anatolia) adını Romalılar verdi. Türkler 12. yüzyıldan itibaren Anadolu’yu kesin olarak yurt edindikten sonra, Avrupalılar bu topraklara “TÜRKİYE” demeye başladılar.
Anadolu, tarih boyunca pek çok kavmin ilgisini çekmiştir. Çünkü:
1-   Anadolu, Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında, üç tarafı denizlerle çevrili, deniz ve karadan kolayca bağlantı kurulabilen bir çekim merkezidir.
2-   Anadolu, olumlu iklim şartları, verimli toprakları ve bol su kaynaklarına sahip bir yerdir.
Birçok kavmin Anadolu’ya gelmesi sonucu Anadolu’da medeniyet gelişmiştir.
Anadolu’da Medeniyetin Gelişmesinde Etkili Olan Nedenler:
1-   Göçler ve istila amacıyla gelen topluluklar, sahip oldukları kültür ve medeniyeti Anadolu’ya taşıdılar.
2-   Anadolu’nun, Mısır, Mezopotamya, Ege ve Yunan medeniyetlerine yakın bir konumda olması, bu medeniyetlerden etkilenmesini sağlamıştır.
MÖ.2000’de Anadolu’da ilk yazılı belgelerin Kayseri yakınlarındaki Kültepe’de bulunması ile Anadolu’da tarih çağları başladı. Sümerlerin bulduğu ilk yazıyı, Asurlu tüccarların Anadolu’ya getirdikleri düşünülmektedir.
HİTİTLER (ETİLER) (MÖ. 1700 – MÖ. 700)
        Hititlerin, MÖ. 2000’li yıllarda Anadolu’ya, Kafkaslardan geldikleri tahmin edilmektedir.
        Hitit Devleti Kızılırmak çevresinde kurulmuştur. Başkentleri HATTUŞAŞ (Boğazköy)’dır.
        Kurucuları Kral LABARNA’dır
        Hitit devleti, 13 kent devletinden oluşan bir federasyondu. Kral ŞUPPİLİLİUMA zamanında federasyona son verilerek merkezi krallık haline geldi.
        Suriye topraklarına hâkim olmak için MÖ.1296’da Mısırlılarla Kadeş savaşı yapıldı.16 yıl süren savaştan sonra MÖ.1280’de tarihin bilinen ilk yazılı antlaşması olan KADEŞ antlaşması Mısır Firavunu II. Ramses ile Hitit Kralı Muvattaliş arasında imzalandı.
        Bu antlaşma ile Mısırlılarla, Hititler; Asur tehlikesine karşı ittifak yapmışlardır.
        Hitit Kralları, Başkomutanlık, Baş Rahiplik ve Baş Yargıçlık görevlerini üstlenmişlerdi.
        Devlet yönetiminde PANKUŞ adı verilen, Kralın yetkilerini sınırlandırabilen ve asillerden oluşan bir meclisleri vardı.
        TAVANNANA adı verilen kraliçe, kralın yanında devlet yönetiminde etkili idi.
        Tarih yazıcılığının ilk örneği kabul edilen ANALLARI hazırladılar.
        Aile Hukuku gelişmiştir.
        Günlük işlerinde ve ticarette Sümer Çivi yazısını, siyasi ve dini işlerinde ise kutsal saydıkları Hiyeroglif yazıyı kullanmışlardır.
        Mezopotamya destanlarından etkilenerek KARAMBİ destanını yazmışlardır.
        Hititlerin, çok tanrılı bir dinleri vardı. Bu nedenle Hitit ülkesine BİNTANRIİLİ denirdi. En büyük tanrıları ARİNNA ile eşi DATTAŞA idi.
        Heykel ve kabartmacılıkta ileri seviyedeydiler. İvriz yazılı kaya kabartmaları en iyi örnekleridir.
        Halk; soylular, hürler, namralar ve köleler diye sınıflara ayrılmıştı.
        Tanrı heykellerini mabetlere koyar ve onlara kurban keserlerdi
        MÖ 1200’de Ege Göçleri sonucu batıdan gelen kavimler, Hitit devletini yıktı. Geç Hitit Şehir Devletleri dönemi başladı. Bunlarda MÖ 700’de Asur saldırıları sonucu yıkıldı.
FRİGYA (MÖ 800-MÖ 670)
        Hitit devletinin yıkılmasından sonra MÖ 8.yüzyılda Batı Anadolu’nun bir kısmı ile Kızılırmak kıyılarında bir devlet kurmuşlardır.
        Başkentleri Ankara yakınlarında GORDİYON, kurucuları ise GORDİOS’tur. Bilinen en ünlü hükümdarları MİDAS tır. Onun zamanında bütün Orta Anadolu’ya hâkim oldular.
        Tarıma çok önem verilirdi. Öküz kesenin, saban kırmanın cezası ölümdü.
        İlkçağ’da Anadolu’nun en zengin kavimlerinden biridir.
        Kaya mimarisi ve heykel kabartmacılığında gelişmişlerdir.
        Çok tanrılı bir dinleri vardı. Baş tanrıları KİBELE ve onun sevgilisi ATİS’di.
        Sonbaharda tanrıların öldüğüne inanarak yas tutarlar, ilkbaharı ise tanrıların dirilişi kabul ederek şenlik yaparlardı.
        MÖ 676’da Kafkaslardan gelen Kimmerler tarafından yıkılmışlardır.
İYONYALILAR (MÖ 1200 – MÖ 546)
        İzmir Körfezinden, Güllük Körfezine kadar olan bölgeye eski çağlarda İyon’ya denilirdi.
        MÖ 13. yüzyılda Dor istilası nedeniyle Yunanistan’dan göç ederek Batı Anadolu’ya gelen Akalar tarafından kurulmuştur.
        En önemli şehirleri, Efes, Milet, Smyra(İzmir), Foça ve Didim ve Halikarnas (Bodrum)tır.
        Ege ve Akdeniz ticaretini ellerinde bulundurdular.
        Zenginlik ve ticari rekabetten dolayı polis adı verilen kent devletleri halinde yaşadılar.
        İyonlarda koloni ticareti gelişmişti. Kolonilerini ikinci vatanları olarak görür ve oraya yerleşirlerdi.
        Çok tanrılı dinleri vardı. En büyük tanrıları Zeus ve karısı Hera idi.
        Öldükten sonraki hayatın varlığına inanmazlardı.
        Fenike alfabesini kullanmışlar ve bu alfabenin Yunanistan’a yayılmasını sağlamışlar.
        Homeros’un İlyada ve Odise adlı destanı İyon edebiyatının en önemli eseridir.
        Bilim, sanat ve uygarlık alanında Anadolu’da kurulan en gelişmiş medeniyettir.
Hipokrat           à Tıp                         Heredot          à Tarih
Diyojen            à Felsefe                    Pisagor           à Geometri
Tales                à Matematik
·        Mimaride de ileri giden İyonyalılar, İyon Nizamı denilen bir tarz yaratmışlardır.
·        Efes'teki Artemis tapınağı ile Celsus Kütüphanesi bu döneme ait önemli mimari eserlerdir.
LİDYALILAR (MÖ 687 – MÖ 547)
        Gediz ve Küçük Menderes Nehirleri arasında devlet kurmuşlardır.
        Başkentleri Sardes (Sard) kurucuları Kral Gigestir. Krezüs zamanında Sardes bir kültür kenti haline geldi. En önemli kentler; Milet, Efes, Sardes ve Foça’dır.
        Sard’dan başlayıp, Ninovaya uzanan Kral Yolunu inşa ettiler.
        Değişim aracı olarak ilk defa parayı kullanmışlardır.
        Kuyumculukta ileri bir medeniyete sahiptirler. Lidya parası %40 altın, %60 gümüşten yapılmış bir karışımdır. Bakla biçiminde yapılan bu paralar, eşit değer ve ağırlıktadır.
        Yoğun ticari ilişkileri nedeniyle İyonyalılardan etkilenmiş ve onların tanrılarına tapmışlardır.
        İyonların da kullandığı Fenike alfabesini kullanmışlardır.
        Paralı askerlerden oluşan bir orduları vardı.
        Ülkelerini Kimmerlere ve Medlere karşı başarıyla koruyan Lidyalıları MÖ 546’da Persler yıkmışlardır.
URARTULAR(MÖ 900 – MÖ 600)
        MÖ X. yüzyılda Van(Tuşpa) yöresinde şehir devletleri halinde kurulmuştur.
        Doğu Anadolu’da yaşayan, Urartu, Hurri ve Mittanilerin; Asur baskısına karşı kurdukları federasyondur.
        Çok tanrıya inanırlardı. En büyük tanrıları Haldi idi.
        Urartular, öldükten sonra yaşama inandıkları için ölülerini eşyaları ile gömerlerdi.
        En önemli geçim kaynakları hayvancılıktı. Madencilikle de uğraşmışlar, tarımı geliştirmek için sulama kanalları yapmışlardır.
        Asurlulardan çivi yazısı ile Hiyeroglif yazıyı kullanmışlardır.
        Altın ve gümüş süs eşyaları ile çanak çömlekçilikte ileri gitmişlerdir.
        Kimmerlerin ve Saka(İskit)ların saldırıları ile zayıflayıp, Medlerin saldırıları ile yıkılmışlardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder